Dr. Yelda Bice, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’ndan uzmanlık eğitimini tamamlamış ve 20 yıldır dermatoloji alanında aktif çalışmaktadır. Son 12 yıldır Ankara’daki kliniğinde hizmet vermektedir.
Estetik ve kozmetik dermatoloji, lazer uygulamaları ve dermatolojik cerrahide uzmandır. Allergan Medical Institute trainerı olarak meslektaşlarına eğitim vermektedir.
Charlie Chaplin’in sözleriyle başlamalıyım diye düşündüm bu bayram paylaşımıma ;
‘’Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk.
Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz. ‘’
Değerlerimizi korumaktan ,iyilikten,
sevmekten,
güzellikten vazgeçmeyeceğimiz,
adaletli bir düzende yaşayabileceğimiz,sadece adıyla değil tadıyla da kutlayabileceğimiz nice bayramlara,sağlıkla,
huzurla,mutlulukla…#iyibayramlar
Hepimizin nezakete ve hoşgörüye ihtiyacımız var. Kibar ve naif olmaya.. Biraz empati yapmaya . Kalbimizi temizlemeye. İçimize dönmeye..Birbirimiz için iyilik dilemeye. Çünkü iyiliğe ihtiyacı var bu dünyanın. Almalarına müsade etmeden ;kendimizle, gölgemizle, etrafımızla barış içinde olmaya ihtiyacımız var. Lütfen herkesin yaşamında sizinkiler gibi zorluklar olabileceğini düşünerek hareket edin. Kazanmaktan, başarmaktan, haklı çıkmaktan kibirlenmekten böbürlenmekten çok daha önemlisi; bütün bunları ne bir çiçeği ne bir kuşu ne bir insanı incitmeden yapabilmek.
Yola çıkarken öğrendiğimiz insanların yüreklerine yüreklerinizle dokunun felsefesi ile yaşayan bunu büyük fedakarlıklarla yapan,başta meslektaşlarım olmak üzere tüm tıp çalışanlarının bayramı kutlu olsun…Herkese kalbi gibi bir hayat dileğiyle..#14marttıpbayramı#dermatology
Charles Dickens İki Şehrin Hikayesi giriş cümlesinde şöyle başlar: Zamanların hem en iyisi hem de en kötüsüydü; bilgeliğin ve aptallığın çağıydı. Hem inanç hem de kuşku devriydi. Işığın da asrıydı karanlığın da. Hem umut baharıydı hem de umutsuzluk kışı. Her şeye sahiptik hiçbir şeyimiz yoktu..
Biz en çok hayatı paylaşmayı unuttuk,güveni unuttuk,sevmeyi unuttuk,ne aradığını bilmeyen,pervane böceği gibi ortalarda dönüp duruyoruz…Soruyorum ;
Hangi kazanç kendini, ruhunu satmaya değer?
Hangi kazanç düşüncelerini susturmaya, diline gelenleri yutkunmaya değer?
Bazen masamız çok zengin de olabilir,bazen buzdolabımız boşta…Bu hiç kimseyi değerli yada değersiz yapmaz. Ancak, inanmadıklarını yaparak, hak yiyerek, haksız kazanarak,kendini yok ederek,
parayı gösteriş için kullanarak değersiz kılarsın kendini.
Parayla varolmaya çalışmak nasıl bir ezikliktir.
Maddi zenginliği göze sokmak nasıl bir acizliktir.
Dostlarım var milyarlık kazakları logosuz giyen,
otomobili öne çıkmasın diye arka sokağa park eden.
Dostlarım var bana en keyifli sohbeti sıcak simite krem peyniri;
rakıya beyaz leblebiyi katık edip yaşatan.
İnsan bunlar ile değerli olur mu hiç. Olduğunu sanır o kadar.
Zaten yetmez de, hep bilir zayıflığını, kendi yüreğinde bile yeri kalmaz. Ben,Münir Özkul,Adile Naşit filmlerinde,
apartman önü çay demliklerinde dostluğun, insanlığın ne olduğunu iliklerinde hissederek büyüyen nesildenim..
Bunları neden yazdım…Dün akşam meslektaşlarımla dolu dolu gerçekten paylaşarak anlatarak,doğru aktarım yaparak bir eğitim akşamı yaşadım,mesleki deneyimlerimi dinleyen,sorular soran,paylaşmaktan mutlu olan tüm dostlarıma teşekkürler…Ayrıca Sağlık Bakanlığı izniyle bu eğitimi organize eden Allergan’a ve moderatörlük yapan değerli arkadaşım ,EKDD derneği başkanı @burcuyamangokturksolak ‘a çok teşekkürler…. Hastalarım içinde ;
Sözün özü sadece ve sadece yasal olan onaylı botoks uygulaması yaptırın kendinize ve de yetkili olan hekimlerde,yoksa sonuçları inanın çok ağır oluyor..Sağlıkla,huzurla,
güzellikle kalın….#allerganmedicalinstitute#allerganaesthetics#estetikvekozmetikdermatolojiderneği#botox
Bugün,
Sevgi günüymüş ya,küçük mucizeler yaşadığımız bir gün olsun o zaman…
Mesela,gülümseyerek ikram edilen taze demlenmiş bir bardak çay,mis kokulu bir buket çiçek...
Ya da ; Eski bir arkadaştan beklemediğin bir anda gelen telefon,
eve veya işe giderken hep yeşil yanan trafik lambaları ...
Bugün,
içinde küçük sevinçlerin olduğu bir gün olsun..
Markette en hızlı ilerleyen kasa sırası,
sevdiklerinle yiyeceğin güzel bir kırmızı şarap eşliğinde yemek,
radyoyu açtığında en değer verdiğin şarkının çalıyor olması..
Anahtarları aradığın yerde bulmak..
Bugün,
bir şeylerin mükemmelliğinde yaradanın senin yanında olduğunu, seni sevdiğini,seni kayırdığını ve bir yerlerden sana gülümsediğini hissettiğin, sana özel olduğun hissini yaşatan,
o garip ama hoş duygu ile dolu güzel bir gün olsun...
Bugün,
sadece sevgiyle yaşanan bir gün olsun……....Hissettiğimiz,
hissettirebildiğimiz kadar…Olsun….#sevgililergünü
Geçer bazen geçmez sandığın zaman.
Pablo Neruda gelir aklıma; neden sancılar eksik olmaz iyi insanların yüreğinden? diye sorar bir şiirinde...
Geçmez bazen sardığın yaraların bağlayan kabukları, kaşıdıkça izi kalır ömürlük dövme gibi hücrelerinde. Oysa, gözün hep o kabukta kalır, iyileşecek günü bekler durursun, bir elin hep yaranın üzerinde...
Bazen geçer üstelik, geçmesin diye dua ettiğin zaman. Fesatça güler yüzüne Akrep ile Yelkovan.
Yaşını hiç göstermiyorsun iltifatına takılınca insan…
Ama gene de geçen zamana kızarsın, anlarsın, geçmeyen zaman değil...
Geçen, mutlu anlardır ama nihayetinde kalan da onlar…
Hayatımda aldığım en anlamlı hediye diyebilirim,doğduğum tarihin Cumhuriyet gazetesi…Böyle nezaket,böyle zerafet,bu kadar ince düşünce…Benim hastalarım diyeceğim kimse yok aslında ,hep dostlarım var şükür…Çok teşekkürler @zeyneps.aykac 🙏❤️
Ne kadar acı var aslında baktığımızda,her gün yenisine uyandığımız…Resimleri paylaşmakla,paylaşmamak arasında gittim geldim hep..Ama bir şekilde de anılar biriktirip yaşamak için gelmedik mi bu dünyaya dedim kendi kendime…Sonra Richard Muller’in bir yazısı geldi aklıma;
“Beklemeyince, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat.
Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden.
Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor.
Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığın da, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor…
Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında anlamlaşıyor
Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun.
Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun.
Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun…”
Artık iyi olalım,iyi yanlarımızı ortaya çıkaralım,iyileşelim ama önce kendimize iyi gelelim…
Geldik,gördük,öğrendik,öğrettik…Bir kongre masalı…#imcas#paris
Yeni bir yıla girerken ömrümüzden bir yıl daha eksildiğini de unutmamak lazım…
Bir şarkınız olsun mesela,sizin olsun.
Hayatınıza her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinletin..
Bir gün o kişinin hayatından çıktığınızda bir radyoda denk gelirse, sizi hatırlasın.
Bir tane arkadaşınız olsun. Yakın olsun,dost olsun..
Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığınız ilk kişi olsun.
Birlikte düşüp,birlikte kalkacağınız..Birbirinizi toparlayacağınız..
Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza” biraz gülün, biraz ağlayın.
Bir hobiniz olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğiniz..
Bir şey isteyin..İmkansız olsun. Peşinden koşun. Yorulun..Defalarca vazgeçip,Defalarca deneyin..
Her ne ise bu istediğiniz, aşk da olur iş de.Yeter ki gece yatağına yattığınızda “ben elimden geleni yaptım” demiş olun..Bazen kazanamamış olsanız da, yapabileceklerinizin ya da bir şeyi delice istemenizin ölçüsünü görmek de zaferdir.
Vakit ayırdığınız bir aileniz olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğiniz..
Pişmanlık kötüdür. Kalp kırmayın..
Sınırlarınız olsun aşılamayacak. Duvarlarınız olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.
Bir alanınız olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığınızda gercek siz olabildiğiniz.
Güçsüzlüğünüzü yaşayabildiğiniz. Sonra daha güçlü kalkabildiğiniz. Kaldığınız yerden devam edebildiğiniz..İnsan en çok kendini özlüyor çünkü.
Bir sevdiğiniz olsun tabi. Belki hayallerinizdeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bir başka.
Para amaç değil araç olsun mutluluğunuza. Olmadığı zaman da elinizdekini cömertçe paylaşabildiğiniz.
VE bu garip zamanda,
Kalbinizi temiz tutun..
Çevrenizi de.
Unutmayın yaptığınız her iyilik bir gün size geri döner...Kötülüklerde…
Gönlünüzden geçenleri yaşayacağınız,sağlıklı huzurlu,sevgi ve mutluluk dolu bir yıl olsun…#mutluseneler
Konuşmaktan,iletişim kurmaktan korkuyoruz,
anlaşılamamaktan tedirgin olduğumuz için…Uçmaktan korkuyoruz çünkü uçuştan çok düşüşe takılıyor aklımız. Yola çıkmaktan korkuyoruz çünkü imkânsız gibi duruyor varış yeri.
Zaten denemişiz ve ağzımızın payını almışız önceleri. Biriktirdiğimiz onca deneyim ve anı önemsiz mi yani?Zaferlerimizi kazanana kadar hep yenilmedik mi?Hiç denememiş olmak hükmen mağlup olmak değil midir?
Bu toplumsal karamsarlığı kırmaktan başka çaremiz var mı? Deneyeceğiz ve yeniden yenileceğiz belki. Kırıldıysa kalplerimiz bir kez daha kırılsa ne kaybederiz? Vazgeçmemeyi,doğruluğu,dürüstlüğü,cesaretimizi kaybetmeyelim yeter…
Deneyimlerimi dinleyen,buna değer veren,paylaşan,anlatan,
öğreten,öğrenmek için çabalayan tüm meslektaşlarıma çok teşekkürler…Yine ;
Bir kongrenin ardından …#ekdd2024#antalya#cosmeticdermatology#allerganmedicalinstitute
İnsanız diyorsak eğer sevgi dolu,
Hoşgörü dolu, saygı dolu olmalı dünyamız..
İncitmek nedir bilmesek keşke.
Bizi ;
Karıncalara sorabilseler .
Değer verdiklerimizi arşa çıkarmadan sevebilsek,sonrası hayal kırıklığı olmasın diye..
Tahammülümüz kalmadı artık sahte olan hiçbir şeye.
İnsan yormamalı kendini bu kadar,
Dağın taşın kaldıramadığını yük etmemeli sırtına..
O ,bu ,şu bana ne diyebilmeli birazda
Hepimiz kendi bahçemizden mesuluz..
Ya güller içerisinde huzurla yürürüz,
Ya da çer çöple çorak ettiğimiz toprağımıza basmaktan eriniriz…
Hesap ticarette yapılır,biriktirirsen değil paylaşırsan çoğalır…
Gittik ve tecrübelerimizi anlattık yine meslektaşlarımıza,hep beraber güldük eğlendik,döndük …Bir güzel sempozyumun ardından….teşekkürler @temeldenpratige @ddabdermatologist @docdrmelisgonulal 🫶🙏
Hayat dediğin şey sürekli gitmek değil midir?
Bir ömür gider insan..Uzaklara gider ,yakınlara gider,bazılarına varır,bazılarına geç kalır..Bazılarında çok kalır,bazılarında az..Dönüp geriye baktığında iyi ki gittim,iyi ki nefes aldım,iyi ki anlam verdim,iyi ki anlam aldım demeli…
Yolları uzattıkça uzatmalı…
Sonunda şunu öğrendim ;Yaşam denen mecra ve macera da görülecek çok şey vardı..Tüm çabam kendime varmak içindi…Yine gittik,yine gördük yine öğrendik bir şeyler …Herkesin kendine varmak için yol aldığı,kendi olduğu,kendini bulduğu bir hafta olsun…Günaydın… #inmodeaesthetics#inmodeacademy#attmedikal#morpheus8#lumecca#inmodeforma#istanbul#binbirdireksarnıcı#conradbosphorus
Herkes korkar biraz yaşamaktan..Ölümden korktuğu kadar..
Hepimizin korkusu, kokusu gibi başkadır.
Kimimiz insanlara hayır demekten korkar,
kimimiz topluluk önünde konuşmaktan,kimimiz uçağa binmekten,
kimimiz yüksekten düşmekten yada yalnız kalmaktan ve bazılarımız da kaybetmekten korkarız.
Ama gerçek şu ki,
değişimin anahtarı sihirli bir şekilde korkularımızla yüzleştiğimiz anlarda karşımıza çıkıyor.
Çünkü gelişmek korkularıyla yüzleşebilen cesur insanların işidir.Hayata cesurca,yılmadan,
bekletmeden sarılmak lazım…Değişmekten,gezmekten ,görmekten,yenilenmekten korkmadan…
Hem toplantı,hem muhabbet,hem tebdil-i mekan…Gittik,gördük,geldik..…Biraz daha kendimizi bularak…#inmodeaesthetics#inmodeacademy#attmedikal#morpheus8#lumecca#inmodeforma#cagliari#sardinia#italy
Şükredelim ki çoğalsın. Anlayalım ki, farkındalığımız artsın. Dünyada yeterince kötülük var, hiç değilse yakın çevremizde herkes birbirine iyi gelsin.
Birinin yüzünde tebessüme vesile olalım,
Birisinin elindeki, kalbindeki yükü alalım.
İnsana, hayvana, doğaya sevgi ve saygıda kusur etmeyelim. Ki, evren bize karşılığını aynı şekilde versin.
Susayan için su, acıkan için yemek ne ise; sevgiye susamış, sevilmeye aç bir yaratılan için de şefkat, bir güzel söz, okşanmış bir baş, gülümseyen bir göz o demektir.
Biz de varsa, esirgemeyelim.
Seviyorum demekten imtina etmeden,
özür dilemenin erdemini bilerek,
rica etmenin, teşekkürün bir insanın gününü kurtardığını hatırlayarak başlayalım hep hayata.
Şimdi, şu anda yanınızda kim varsa ,Ona, alışverişte esnafa, işyerinde mesai arkadaşlarınıza, toplu taşımada kalabalığın içinde ayağına basan zâta, tüm iyi niyetinle yaklaşmana rağmen asık suratla seni uğurlayana da, gülümse.
Senin günün kötü geçiyorsa, her kim isen, nerede isen ben de sana gülümsüyor ve tüm içtenliğimle sarılıyorum. Geçecek, biliyorsun. Geçecek biliyorum…Geçmeli…Bu böyle devam etmemeli…
”Kişinin temel ihtiyaçlarını belirledikten sonra yapılan
uygulamalar ile daha hızlı ve yapılanma yönünde daha
kalıcı sonuçlar alınabilmektedir”